30 Mayıs 2017 Salı

Kadıköy Kitap Fuarındayım


Heyyy selam,
4 Haziran Haydarpaşa Garında gerçekleşecek Kitap Günlerine beklerim :)
Duygu Asena Sokak No:24

15 Mayıs 2017 Pazartesi

İzmit Kitap Fuarındayım


Selamlar,
Geçen sene benim için çok keyifli geçen İzmit Kitap fuarına bu sene de gidiyorum.
20 Mayıs Cumartesi 13:00 - 17:00 arası oradayım :)
Çaya, sohbete, imzaya, gıybete beklerim

8 Mayıs 2017 Pazartesi

Tutamıyorum Zamanı


Bugünlerde başım dertte. Hislerime sahip çıksam iyi olacak, yine boş boğazlık ettim iyi mi. Hem ne olacaktı ki sanki çenemi tutabilseydim. Nurgül abla demişti ama, bak demişti kontrol edemezsin sen bir sefer kapılırsan rüzgarına alabora eder seni, dumur olursun. Haklıydı. Zaten hayatım hayatıma giren kişilere hak vermekle geçmişti, bu da olsundu. Hem ne yapabilirdim ki bu güzellik karşısında, onu gördüğüm anları getiriyorum aklıma bir bir. Hep aynı tepki, elim ayağım birbirine giriyor. Ah, bir işim de hemencik oluversin iyi mi. Aşkta kaybettim, kumarda kaybettim, ben kendimi kaybettim. Biliyorum ki aramak kendini kaybetmektir, biliyorum ki aranmak sevildiğini bilmektir.

Duygularımı düzene sokma telaşım bir yana dursun, bir de hayatın gerçekleri var değil mi. Şu midemizi ve gözümüzü doyurma serüveni. Neymiş efendim ben bu sistemin kölesi olmayacağım, neymiş beni bu düzene alet edemezlermiş miş miş miş… Sadece üreteceğim demiştim, tek gayem bu olmalı; yazmalıyım, düşündüğüm, hissettiğim her şeyi. Peki sonuç? Sonuç ortada… şirketime ayaklarım geri geri gidiyorum. Orada bulunduğum o anlar bazı din ve bilim adamlarını birbirine düşürebilir. Hem orada olmak hem olmamak.

Geçen gece polis siren sesi ve ışığının kafamın içine eş zamanlı baskınıyla uyandım. Bazı kritik noktalarımın hükmü sonucu cezalandırılacakmışım. Suçum fikrimmiş. Fikirlere özgürlük yokmuş. Göz altına aldılar beni, gözün altında ezildim. Baş edemedim.

Eda’yı görmüştüm yine, edalı edalı bakıyordu bana gıdısını yediğim. Yine aynı şey oldu, elim ayağım birbirine girdi onu görünce, durduramadım onları. Eda gitti, kavgam bitmedi. Polisler geldi, aldı götürdü beni. Zaptedemedim.

Hayır dedim, daha fazla sisteminizin bu paslı tenekesinin çarkında dönmeyeceğim. Gidiyorum ben. Hoşça kalamadım.
Gittim.

Evet, sonuç olarak zamana meydan okuyamamıştım. Hiçbir şeye yetişemiyorum diye attığım özneli yüklemli zılgıtın bir sonucuydu bu. Başım yine yapmıştı yapacağını, o bile kendi başına buyruk hareket etmiş Türk Ceza Kanununun bilmem kaçıncı maddesine göre tutuklanmıştı. Eda’yla birlikte sadece hissiyatım değil, el ve ayaklarım birbirleriyle olan kavgasının neticesinde adam öldürmeye teşebbüsten girmişlerdi içeri.
Başım içeride de rahat duramamış, bağırmış durmuş fikirlere özgürlük diye. Her bağırdığında biraz daha büyümüş öfkesi, yarım kalmışlığını bir türlü anlatamamış.
Ellerim ve ayaklarım içeride uslu durmuş. Özellikle ellerim tespih yapmak konusunda bir hayli hünerliymiş. Ayaklarım koğuşlar arası futbol müsabakasında iki gol atmış. Sol ayağımın trivelası hala dilden dile dolanırmış.
Evdeydim. Koca gövdemle oturuyordum. Yine hiçbir şeye yetişemiyordum. Düşünemiyordum, uzanamıyordum, koşamıyordum, hissedemiyordum. Tutamıyordum zamanı.


3 Mayıs 2017 Çarşamba

İkinci Kitap Geliyooo

Huhuuu selamlar,
Burayı ihmal ettiğimin farkındayım ancak polisiye yazmak çooook zor be dostlar. Beni inanılmaz zorluyor. Bir sayfa için bile bir günlük bir kurgu yapıyorum. Ben kafamda kuruyorum yazarken çok başka şey oluyor filan falan..
velhasıl, kara mizah bir polisiye yazmayı temenni ediyorum. kendime 5 aylık bir yazma süresi verdim, önümden yazmam gereken epey bir sayfa var.
becerebilirsem 2018'de iyi bir polisiye geliyor :)


Not: Kitabın adı bir Ahmet Kaya şarkısında geçiyor :)