11 Temmuz 2012 Çarşamba

Hüzünlü değilim , mizâcım böyle..

Bugün berbat bir İstanbul sıcağı ile uyandım.
Ama hakikaten çok sıcaktı be ..
 hemen aç karnıma alınacak ilaçlarımı içtim duşa attım kendimi. Çıkıp kurulandım , üzerimi giyinirken yine terledim :\
Kahvaltı vs vs ettikten sonra bilgisayarı açtım birkaç blog okurum diye , 2 saat kalkamadım.
Bu blog işini benim Zeko tavsiye etti , içli adamsın gir yaz dedi iyikide üşengeçlik etmiyip girmişim , burası öyle biryerki sanki herkesin bir dünyası bir gezegeni var.
Tekrardan hepinize selam olsun.
Üzerimi giyinip dışarı çıktım , mahallede bir iki turladıktan sonra Mehmet ağabeynin oraya geçtim. Kimse yoktu , iki çay söyledim Mehmet abi ile bir güzel içtik..
Öyle bir muhabbet döndü ki Fenerbahçe’den girdik , Havuzlardaki kirlilikten oluşan hastalıklardan çıktık.
Tam keyfe gelmişken pideci Şeref abi geldi.
38 yaşında ama ben böyle bir adam görmedim ya.. Adamın dişleri hep dökülmüş sadece 6 tane dişi var . Bir gülüyor , resmen hayata olan inancın artıyor. İçten gülmek ne demek o adamda görüyorum bunu. Ama bir beni deli eden tarafı varki;
Her pastaneye gittiğimde –Aşk varmı aşk diye soruyor.
Birgün meraktan gidip ben sormuştum –Aşk varmı aşk diye
-Olmaz mı yaaa , aşk olmazsa hayat olurmu dedi.
Böyle bir cevap beklemediğim için kısa süreli bir duraksama yaşadım
Birde kaşı gözü de oynuyor aşk varmı aşk derken iyice aşktan soğuyorum.
Neyse , uzaktan seslendim Şeref abi nasılsın diye..
Canımda sıkılıyordu iki muhabbet eder geyiğin dibine vururuz diye düşündüm.
Pideciliğin ne kadar zor bir iş olduğunu o yüz ifadesini görünce anladım.
Uzaktan seslendi bana ;
-Ooo dostum hoş geldin , kusura bakma çok terledim gotümden ter attı şerefsizim dedi.
Birden o manzara gözümün önüne geldi , bir lira masaya bıraktım ve hızlı adımlarla oradan uzaklaştım..
 epey yürümeme rağmen o ‘gotümden ter akıyor şerefsizim’ lafı beynimde dolanıp durdu , yersiz terlemeye başladım.
Aklıma sürekli acaba popomdan ter akıyormudur diye gelip duruyordu.. Hemen kendimi parka attım , çocuk parkı. E-5 ‘ in hemen yanında..
Araba gürültüsü , uçak gürültüsü derken insanın hem kafasını şişiyor hemde gayet güzel dinlendiriyor.
Boş bir banka oturdum , gelip geçen arabalara bakıyorum..
İnsan kendisiyle baş başa kalınca ilk aklına gelen şey en son hatırlamak istediği şey oluyor nedense.
Sen her ne kadar düşünmek istemesende , kafanın içini yiyip bitiriyor o düşünceler.
Bir ara harbiden gözüm baya dalıp gitmişti..  meditasyon gibi hızla geçen arabaları izlemek .. deneyin bence insanın ruhunu bastırdığı için ses , hafiften bir rahatlama oluyor.
Tam banktan kalkmayı düşünüyordum , sağ tarafımdan bir ses duydum.
-Boşmu burası evlat?
Diye..
Epeyce kirli sakallı , sonradan öğrendim 55 yaşında bir amcam.. Halk arasında ‘şarapcı’ diyoruz..
Buyur amca dedim , gel çöm.. Oturur oturmaz sağ cebinden tütün çıkartıp sarmaya başladı , başta kıllandım.
Amca (A) Ben (B)   - her zamanki gibi çok yaratıcıyım :p  
B :  Amca dedim , boş tütün dimi sakata getirme benide cigaralık filan.
A : yok be evlat dedi , birde güldü hafiften öksüre öksüre
A: nefesimiz kıçımızdan çıkıyor görmüyormusun ona ciğermi dayanır
B : tütün niye içiyon amca o zaman .  A : siktir et be evlat , onuda bırakırsam başka kimim kalır.
Aha başladı sarhoş muhabbetine derken , amcam bir dökdürdü..
Ben hayatımda bu kadar akıcı , bu kadar düşündürücü bir hikaye duymadım. Mafoldum resmen..
Amcam başlar döktürmeye..
A : Biliyormusun evlat , herkes beni yalnız zanneder ama değilim.
Sigara ve şarabımdan bahsetmiyorum heee..
İnsanın tek dostu kendisidir , benim başıma ne geldiyse yediğim dost kazıklarından geldi. Sen sen ol dost bildiklerini iyi seç evlat.
Sen bir insanı unutmak nasıl bir duygu bilirmisin?
B : Bilirim bile diyemedim , ‘ bili ‘ çıktı ağzımdan
A : Bir sevdayı unutmak diye bir şey yoktur ama ben unuttum evlat.
Şu zıkkımı içe içe unuttum ama sen içme.
B : Hafiften sırıtarak , iyide amca madem unutturuyor bizde içelim değilmi.
A : Benim gibi şapa oturmak mı istiyorsun evlat..
Unutturdu evet , ama her şeyi unutturdu.
Ailemi , dost bildiklerimi , dünyayı her şeyi unutturdu..
Bu dediği bir şeyi hatırlatmış olmalı ki ard arda 4-5 kere sigarasından nefes çekti .. kendi kendine birkaç cümle kurdu , kendisiyle bir tartışma içine düştüğünü düşündüm.
Sonra sigarasını bana uzattı ,
A : Çek evlat , tütün iyidir Samsundan geldi.
B : Yok be amca sağol kullanmıyorum bırakalı çok oldu. 
A : Yaşın kaçki çok oldu diyosun pezevenk .
Bunu dedikten sonrada o öksürüklü gülmesinden bir tane daha patlattı.
İki elini dizine koydu , kalkıcaktı belliydi. Gözlerini kıstı bana doğru olan yere doğru bi göz attı.
B : Hayırdır amca , nere gidiyon.  
A : Ne demiştim , bazen gitmek gerek evlat.
 B : öyle bir şey demedin ki. 
A : Şimdi ben buradan gidicem ya. Sence hangisi daha kolay olur;
Benim buradan siktir olup gidip seni burada bırakmamı. Yoksa haydi eyvAllah koçum diyip yanından uzaklaşmakmı hee?
B : Vedasız vedalar zordur be amca
Bana dönüp öyle bir tebessüm attıki .. ya inanın o bakışta , o gülümsemede ben tüm acıyı , ihaneti , sevgiyi her şeyi gördüm.
Ondan sonra hiçbirşey demeden 4-5 adım attı. Sonra duraksadı , yola doğru bakıp kendisiyle bir şeyler konuştu ve ağır ağır adımlarla gitti..
Niye bilmiyorum kendimi çok kötü hissettim o gittiğinde. Dönüp arkaya bana doğru baksa gidip sarılabilirdim bile o derece..
İçliydi adam be , belki kısa konuştu ama öyle güzel şeyler söylediki kelimesi kelimesine aklımda kaldı..
Büyüklerimiz , sokakta yatmak zorunda kalan insanların hikayeleri hep başka derdi , meğer öyleymiş..
Bundan öncede birkaç böyle  muhabbetim olmuştu ama hiç böyle içime işleyeni olmamıştı.
Hani veda etmek zor deriz ya , aslında o ‘veda etmek’ bile bir erdemliktir.
Vedasız vedalar insanı yakıyormuş , ben bugün bunu gördüm…

14 yorum:

  1. "Vedasız vedalar zordur" giden için zor mudur bilmiyorum ama kalan için çok zordur...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet zordur,
      gece ile gündüz gibidir gitmek ile kalmak.
      tamamiyle birbirinden ayrı.

      Sil
  2. böyle diyalogların kiminle olduğundan çok zamanlaması çok sarsar beni. veda etmek bile zorken, veda edilmeden geride kalmak eminim çok zordur.

    YanıtlaSil
  3. Ben o amcadan çok, o pidecinin lafından sonra kalkıp gitmenize takıldım. İnsana bazen, başkasına tuhaf gelecek ve belkide normal gelecek şeyler, acayip dokunuyor.
    Seçimler.. amca böyle bir hayatı seçmiş.. birşey değişmiş mi.. görünürde evet. Ama esasta hayır. Değişen sadece onun kaybettiği ama aslında kaybetmek istemediği şeyle, bir başına yaşaması olmuş.
    Yanlış seçimler.. Belki o an elde olmuyor ama koyverip gitmekte olmaz ki..
    Yaşamadığım için mi kolay konuşuyorum bilmiyorum. Bence böylesi kaçmak, görüldüğü gibi kimseye yarar getirmiyor. Öylede unutmuyorsun, böyle de.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şeref abi candır ya , bir abim yok ama öz abim gibi severim,oda beni çok sever.
      o , o anlık gidişimi anladı:) giderken içimi dağlayan gülüşünden yine atmıştı çünkü.
      Bir seçim yapmak bile zor.. kaldı ki yanlışını - doğrusunu düşünemezsin bile o zaman. sadece bir seçim yaparsın ve katlanırsın sonrasına.
      Olduğu kadar , olmadığı kader..

      Sil
  4. vardır bu insanlar, yüzlerce sayfa felsefe okusan bulamayacağın bir anlamı, sana deneyimlerinden damıtılmış halde bir muhabbetine verirler..

    teşekkürler bize de aktardığın için :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen öyle , hayat okulu denilen mektep bir hayli acitasyonla dolu.

      Sil
  5. bi şeref abi gibi olamadık şu hayatta. belki de öyleyizdir de farkında değiliz..

    ve bazen gitmek gerçekten iyidir...

    YanıtlaSil
  6. ne desem bilemedim. Vedasız vedalara takılı kaldım ya ben. gitmeyi beceremiyoruz sanki biz.ondan çıkıyor tüm bu sorunlar. neyse kafamda hep aynı kelimeler Vedasız vedalar zordur hem de çok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne zaman eskiyor sevgiler ödenen bedellerin acısı geçincemi?

      Sil
    2. bence eskimiyor gerçek sevgiler hep kalbinin bir köşesinde taşıyor insan.

      Sil
    3. Geçmiyor be , göreceksin sende.
      bana güven , her geçmez denen kalp yarası geçiyor.

      Sil