29 Temmuz 2012 Pazar

Elma dersem çık armut dersem çıkma !


Bu üşengeçlik çok kötü bir şey.
Sabah kalktım tam elimi yüzümü yıkıcam baktım sular akmıyor , gittim bir daha yattım anneme seslendim sular gelince beni uyandır da yüzümü yıkayayım diye.
Saat 11 ‘ e doğru vııııızzzzzz sesiyle uyandım ki sineklerin tecavüzüne uğruyorum , iffetim gitti! Bir çırpıda kendimi onların lanet ayaklarından kurtardım ve 2 tanesini öldürdüm!
Sonra suçluluk psikolojisiyle temizlenmem gerektiğini düşündüm. Soyundum her şey tamam laappss sular yokkk !
-Annnnnneeeeeeeeeeeeeeeeeee , hani sular geldiğinde söyleyecektin !!
- E gelince söylicem tamam sen niye girdin diye seslendi.
Resmen hayata isyan ettim o an.. Tekrar giyindim , dışarı çıkacaktım ama çok terlemiştim.
Siz yapıyormusunuz bunu yoksa aranızdaki tek İrlandalı pardon iğrenci ben miyim :\
Önce sol koltuk altımı sonra sağ koltuk altımı kokladım , ter kokmuyorsam çıkacaktım.
Burnuma kötü kokular gelmeyince attım kendimi dışarı..
2007 yılında bir bilgisayar dükkanım vardı 2009 da kapatmak zorunda kalmıştım. Onun verdiği imaj nedeniyle tüm bilgisayar ile ilgili yardımlara-sorulara beni çağırırlar ararlar.
Ver sloganı;
Ailenizin Bilgisayarcısı Tolga ,
Bilgisayarınız emin ellerde!
Bilgisayarcı Tolga
Format bizim işimiz !!

Neyse , arkadaşın yeğene laptop alıcaktık Cevizlibağa Vatan Computer’e gidiyoruz metrobüsle. Benimde toplu taşımalarla bu aralar başım dertte , ne zaman binsem kaza oluyor.
Annem bu durumu nazara bağlıyor , hatta bir ara kurşun döktürelim bile dedi.
Anne geldim 25 yaşına pesss desemde , işi nazara bağladı.. birde sağ ayakla bin dedi bineceğin arabaya .. harbiden de sağ ayakla bindim he..
Yardırdık gidiyoruz , boş bi yer buldum oturdum Bahçelievler durağında 3 tane hatun bindi orta kapıdan bende tam oradayım yekten kesiyorum onları acayip tiplerdi baksan çok kaliteli giyinmişler ama dışı marka içi turşu fıçısı oldukları belliydi konuşmalarından.
Kıl oluyorum lafları yuvarlıya yuvarlıya konuşan hatunlara !
Hele bir telefonu açışı var
-         Alıııoo Aşkuuoomm , tımamm geliyoruz
-         okee byy byy

bunları duyunca birden bi suratım ekşidi , turşu olduklarından mı bilmiyorum.
Neyse ki kulaklığımda çalan şarkı resmen tüm dünyayı güzel gösterdi bana. Resmen uçmuştum ; Metin Kemal Kahraman’dan Ferfecir lütfen dinleyin.
Tam hüznümün doruğuna çıkmışken bu dengesiz kızlardan birinin ayağımı takıldı , ne oldu hiç bilmiyorum laaps elindeki kahvemiydi onuda anlamadım hafif ılık bir şeyi benim paçaya dökmezmii!
Yalan Dünyada varya Yoooooooooooooooooo diye bağırıyor , aynı öyle bağırasım geldi.
Üzerime dökdüğü yetmedi birde ayağıma bastı o daha çok kafamı attırdı..
Hemen 3’ü birden üzerime atıldı diğer ikisi başladı gülmeye üzerime döken rengarenk etekli hatunla uuooyy çok pardon yaa dedi , sert bi bakış attım gülenler sustular tekrar özür diledi bende önemli değil dedim..
Tabi bu arada meraklı metrobüs halkına gün doğdu karmaşadan dolayı , hepsi bana bakıyordu fordcu zannettiler galiba 3 kızın arasından çıkınca..
Neyse , geldik Cevizlibağa tam inicez inmeden tekrar özür dilediler bi göz kırptım ..
Olayın sıcaklığı ile bir şey hissetmemişim ama ulan nasıl becermişlerse tam baldırın oraya dökmüş resmen altıma sıçmış gibi geziniyorum! Pantolon da açık renkli iyimi..
Haydi dedim arkadaşa halledelim o işi , o da hala gülüyor kancık gibi.
Ihıhahhahahah !
Yürürken dökülen bölgeyi kapata kapata gitmeye çalışsamda , döken arkadaş sanata meyilli olmalı ki resmen desenler oluşmuş , bir ressam incelese küçük bir acıklı hikaye çıkarabilir o derece..
-Şurada da görüldüğü gibi ressam arkadaşımız acıklı bir göt hikayesini bizimle paylaşmıiş..

Aldık Samsung laptopumuzuda  çıktık..
Dönüş yolu resmen gözümde büyüdü !
Yine binecektim toplu taşımaya ve kesin yine başıma bir şey gelicekti.. Paranoyak oldum resmen kaşım gözüm oynamaya başladı arabaya binmeden önce.
Bindik gidiyoruz , en arkaya oturdum araba boştu benim oturduğum yerin bir koltuk yanında iki tane amca oturuyordu , arkadaşla yeğeni 3 ön koltuktaydı..
Klimalı yerden güneşe çıkınca benim başım çok ağırıyor , o yüzden çıkardım kulaklığı avel avel bakına bakına gidiyoruz..
Yandaki amcaların muhabbetinede istemeden şahitlik ediyorum..
Eskilerden konuşuyorlar , bir ara hey gidi ne güzeldi o eski Ramazanlar dedi.
Abooo dedim aha sıçtık , ağır geyik başlıyor.
Amcam başladı , bizim zamanımızda böylemiydi..
-İftar sahur zamanı görmediğimiz yakınlarımız , akrabalarımız kalmazdı şimdi nerdeee..
Söylediklerinin çoğunda haklıydı ama artık baygınlık gelmeye başladı her yerde bu muhabbetleri duymaktan , anlıyorsunuzdur sizde beni :)
Yaklaşık 15 dakika eski Ramazanları konuşup durdular. Bir ara harbi harbi bende eski Ramazanları düşünmeye başladım. Neyse geldik bizim o tarafa arkadaşlar eve geçti
Ben Mehmet ağabeyin oraya uğradım iki çaya düşerim açılırım diye.
Sonra masalar dışarıda olduğu için vazgeçtim , niyetli insanlara saygısızlık olmasın diye.. Birde bilirim çaysızlıkta fena koyar insana , ne suya benzer nede açlığa.
Çömdüm Mehmet ağabeyin oraya gülüşmeler filan diğer esnaflarda oradalar dedim katılayım arada iki geyiğe vururum.
Ulan sandalyeyi yanaştırdım tam destur dedik dondurmacı Ramazan abi geldi , peşinden demezlermi Ramazan bizde senden bahsediyorduk ; Nerde kaldı eski Ramazanlar
Pohuhahhahha
Nihunannana
Hahahhaha
Envayi çeşit gülüş işittim, koşar adımlarla eve doğru yol aldım.
Abooooo dedim kaç kaç kaççç ama nasıl hızlı adımlarla gidiyorum eve bir görün ..
Gittim eve sıcaktan mafolmuştum açtım bi donla kaldım duşa girmeye yelteniyordum sularda gelmişti..
Sonra düşündüm kendi kendime.
Harbiden de,
Nerde o eski Ramazanlar ?

28 Temmuz 2012 Cumartesi

Senle ben..



Senle ben..
Bir sahil kasabası gibi..
Yazları ısıtan, kışları hüzünkovan
Denizi aldatan
Yeşili avutan
Havası acıtan
Kaçışı kolay olan ..

Senle ben..
İki kaçak serseri kurşun
Nereye , kime sapacağını bilmeden ilerleyen
Önüne geleni delen
her fırsatta hüzünlenen
ve hep ayrı yollarda ilerleyen..


Senle ben..
İpleri dolaşmış uçurtma misali
Ne rüzgarla baş edebilen
Nede kendi yoluna gidebilen
Rüzgarla savrulan başı buyruk
Ayrı ayrı ama hep yanyana

Senle ben..
Bir bütün bir tam
Her adımı bana çıkan
Her adımda yok olan
..

25 Temmuz 2012 Çarşamba

İssyeeeeaaaannn !

Sevgili dostlarım,
Bugünlerde üzerimde bir uğursuzluk var ki sormayın..
Burç olaylarına filan pek takılmam ama geçenlerde denk gelmiştim , Yengeç burcu olanlar dikkatli olsun bazı olumsuzluklarla karşılaşacaksınız yazıyordu.. Ama bu kadarını beklemiyordum yahu , 10 gündür neye el atsam boka sarıyor : )

Salı günü Aksaray’a gitmem gerekti. İETT ‘ ye bindim gidiyorum.. İstanbul kartıma para yükletmiş olmama rağmen yetersiz bakiye dedi ibine , acelem olduğu için inmedim , iett halkına seslendim birinin kartını kullanabilir miyim diye ( kii biri bana basabilir mi demedim bu sefer  bknz:benzinci muhabbeti) kimse iplemedi bile , ulan sanki kartını biyerime mi sokucam fazlasıyla paranı vericem nasıl olsa versenize !
Neyse , baktım kimse ses etmiyor bir sonraki durakta indim inerken içerdekilere kalayladım.. Hemen gittim akbil dolum yerine ulan baktım 20 TL cillop gibi duruyor orada
Hay senin gibi arabaya dedim ! acelem varya illa bir ibnelik çıkıcak anasını satayım..

Bir sonraki Aksaray arabasına tekrar bindim , bu sefer kartta sıkıntı yok. Tam Şirinevler durağının oradan çıkarken soldan bir kamyon bir gömdü şöförün tarafına
Laaaapppsss
Direk başladılar , yok sen hatalısın yok o hatalı yok kıl yok tüyy
Oyyy dedim siktir et atla taksiye git..
Bindim taksiye , yekten taksiciyi kesiyorum ulan hayatımda ilk kez bu kadar sessiz ve sakin taksici gördümmm dememle taksici ağabey başlamazmı..

Bak bu mına kodum iett’leri hep böyle yapıyor , bak şimdi bakk nasıl önüme kırıcaklar !
Ağabey dedim az yavaş , koca arabaya vursan bişey olmaz olan bize olur..
Hey gidi ben profesyonel şöförümde biliyorum bunların ibneliklerini bak şimdi dedi ve işte son hatırladığım oydu..

Sağdan duraktan iett çıkıyor sola sinyali vermiş kafayı çıkardı. , soldan bir iett hızla geliyor ileridede  bir araç tali yoldan ana yola bağlanıcak direk önümüze hızlıca geliyor..
Normalde burada yapılması gereken nedir , yavaşlamaktır değimli ?
Ulan adam bir bastı ikisinin ortasından , hani o ikisinin arasından yırtsak diğer araca o hızda kesin gömeriz.. Ben direk kendimi büzmüş bi şekilde ayağımı torpidoya dayadım camdan fırlamıyım diye , yavaaaaaşşş amkkk laaannn çıktı ağzımdan en son gözler kapalı !
Bir baktım nasıl olmuşsa sıyrılmışız aradan .. tam derin bir ooh çektim ki ağabey birden fren yaptı , yolda tek şerit arkamızda iki iett..
Ne yapıyorsun abi dedim gitsene..

bak bak şimdi devirleri düşecek ibnelerin amk dedi..
Yav çek sağa , başlatıcaksın şöförlüğünden dedim . Taksimetre 7 lira yazmıştı 10 lira verdim para üstü almadan gittim.. sonradan o 3 liranın pişmanlığını yaşadım.

Neyse , o günlük daha bir olay yaşamadım ama ertesi gün ve ondan sonraki gün , aynı adam 3 günde 2 kere hepde yan yana giderken bayıldı.
Ulan her seferinde de millet gelmiş bana diyor ki ne yaptın adama !
Vay arkadaş , ben ne yaptım adam nasıl oluyorsa 2 günde 3 kere gelip benim yanımda bayılıyor..Aynı günün akşamı (Perşembe) eve geçiyorum , merdivenlerden çıktım o sensörlü ışığımızı hareket ettirebilmek için iki dans ettim anca yandı ışık.
Tam oturduğumıuz kata geldim kii
Takk,tukkk patt sesi.. noluyo lan demeden tam sağ omzuma kedi bir atladı , arkadaş gün içerisinde yaşadığım gerginlik zaten mafetti beni , birde kedi atladı resmen sıçtım altıma korkumdan !

Ve gel gelelim bugüne..
Bir Amerikalı olsam herhalde şöyle derdim;
Ahh ulu Tanrım , beni sınıyormusun..

Sabahın köründe kalkıp İstanbul tıp fakültesine gittim Çapa’ya kontrolüm vardı. 4. kattaydı gideceğim yer , 4 kişilik asansöre 5 kişi bindik .. Bi kat yukarı çıktık , asansör durdu biri daha binmeye yeltendi..
Birader dedim , zaten 4 kişilik asansör bekle az sonra gelir..
Yaa abi dedi ben hep biniyorum bişey olmaz .. Herifte benden temiz 5-6 yaş büyük bana abi dedi baştan kıllandım
Neyse bu söylene söylene bindi asansöre.
Ulan herif zaten net 150 kilo var.. asansör 1 bucuç kat çıktı , laaappss tam ortada durdu kaldı..
Al işte dedim şimdi buradan yak..
Cama takk takk takk !
Bir hatun sesi ; güvenliğe didiiikkkkk
Teyzenin biri hızlı hızlı nefes alıp vermeye başladı belli ki fenalaşıyordu , ulan onu öyle gördüm bendede bir daralma başladı , götümden ter süzülüyor hemde nasıl..
Ondan sonra duyduğum bir sesle film bende koptu..
Tam sağımda o sonradan binen dürzü demezmi , ağabey geçende böyle bozuldu ya hallederler şimdi korkma..
Önce bi gülümseme patlattım , çocuk ter kana batmış
Birader dedim tüm samimiyetimle bir şey sorabilirmiyim sana
Sor abi dedi
-Cenabetmisin dedim gayet nazikce.
-Yok abi niyetliyim dedi.
-Neye niyetlisin dedim istifimi bozmadan cevap vermedi.
O an varlığından bile haberdar olmadığım stajer hemşire gülme krizine girdi , hoşuna gitti zağar..
Neyse asansörü açtılar , tam kata denk gelmediği için aşağıda kaldık biraz mecbur destekli çıkıyoruz..
Kendimi bir an Titanic’deki kurtarma sahnesinde zannettim önce bayannlarrr önce bayanlarrr diye seslendim işi geyiğe vurarak..
Çıktım asansörden kendimi tuvalete attım , resmen sırılsıklam oldum terden dedim bi yüzüme su çalayım ..
Tam girdim , bi küçük suyu döküyordum ki kapının arkasındaki şu yazıyı gördüm :

-         Osurmadan sıçana 37 ekran Full HD televizyon..

İsssssyeeeeeaaaannnn diye diye olay yerini terk ettim..
Şuan evimdeyim ve gayet iyiyim.
Evet , yaşıyorum !

23 Temmuz 2012 Pazartesi

derinlere..daha da derinlere

Hayatta hiçkimse için kendinden birşeyler feda etme , birgün o feda ettiklerin senden hesap sormaya kalkarsa , ne verecek cevabın nede diyecek sözün kalıyor..



Bir adam vardı,
Zamansız yaşayan zamana meydan okuyan..
Hani derlerya hayata meydan okuyan işte o misal
Hayat denilen bu koca oyunda sona yaklaşmışken
Koca bir reklam girdi ..
Ama bu reklam öyle güzeldiki
Televizyon karşısında hiç zap yapmadan izledi bu reklamı
Sıkıldığı oldu , bıktığıda oldu ama alıştı.
Ona alıştı , farklılıklara alıştı en önemlisi yaşamaya alıştı.
Bu filmde öyle roller vardıki zorlandı bu adam
Ağır geldi , figüran kullanmadan aştı koca bir filmi
Hep mutlu sonla biter derlerya hep o mutlu sonu bekledi..
Sadece bekledi , sabretti , gelmesini bekledi ..
Gelmedi ..

Bir adam vardı,
Kalbi nasır tutan .
Hani derlerya taş bağlayan..
Birgün biri geldi bende fazladan bir kalp var dedi
Kalbini sattı bu adam , kalbini verdi
Kalpsiz kalmıştı, artık duygusu yoktu
Neşe ile kederi ayırt edemez oldu
Çaldılar bu adamın kalbini
Bir hırsız geldi aldı gitti ..

Yine bekledi bu adam..
birgün “sevmenin” ne demek olduğunu tekrar anlamak için
Çok uzun bekledi , ay geçti, yıl geçti, yaş geçti
Ama yılmadan bekledi biliyordu bir kalbi olacağını
Sonra tuhaf bir şey oldu kalbi habersizce terk etti
Hoşça kal bile demeden..
Ve sol köşesine taş koydu adam
Diğerinden farksızdı..
O artık bir taştı..

Bir adam vardı,
Gülmeyi unutan , taktığı maskeler arasında kaybolan.
Kendini aramaya çıkmaya bile korkan..
Yine kendisi gibi maskeli birini buldu..
3 maskesi vardı görmüştü ..dökdü hepsini birbir
At dedi maskeleri attı..
Gülümsedi ..
Gülümsemeyi gördü bu adam
Attı maskelerini , sahte mimikleri ..
Artık Nasılsın sorusuna “ iyiyim “ deyince
Yalan söylüyorum diye kızarmıyacaktı bu adam
İyiydi kendini bulmuştu
Gülmeye alıştı , ona alıştı
Sonra kötü bir şey oldu.
Kalbinin yarısı onu terk etti elveda bile demeden
Güldü..
Çünki sadece gülmeye alışmıştı bu adam..
Üzülemedi bu duruma , sadece güldü..
Kaybettiği benliği ile beraber..

Bir adam vardı,
Kalemi konuşturan..
Ama öyle böyle değil , bülbül cinsinden..
Sonra eli kalem tutar oldu bu adamın.
Çokta yakışmışlardı , çokta özlemişlerdi
Gömdüğü yerden çıkardı kalemini bu adam
Kalbi kalemiydi , hissettiğini dökdü..
Bugün uzun uzun vedalaştı kalemiyle bu adam..
Son kez dokundu..
Son kez avucunun içine aldı
Ve eskiden kendisi gibi onu da koca bir boşluğa attı
Bu son yazım , bu son haykırışım
Kalemini gömdü artık bu adam
Bir avuç toprak ve beklenen son
Ruhuna el fatiha

Temmuz 2009
t.yazıcı

21 Temmuz 2012 Cumartesi

İstanbul için efkâr vakti..

Bugün at gibi kokarak güne uyandım.
Sabah bir kalktım , ağzımdan yastığa nasıl salya aktıysa yastık bile tiksinmiş benden büzüşmüş o derece.
Kullandığım bir ilaç yüzünden oruç tutamıyorum , Allah tutanların niyetini kabul etsin. Evdeki herkes de oruç tutuyor Haydi oğlum Tolga bu kadar zor olamaz bir kahvaltı hazırlamak dedim ama , 
 24 yaşını geçiyorum hala bir şey beceremiyorum :p. Neyse yumuldum mutfağa..
Size şu kadarını diyeyim , hani yaparlarya fotoğraflarda bifor / aftır  diye aynı o misal mutfağı bir görün resmen perişan ettim :d nitekim çok mükellef bir kahvaltı hazırladım kendime 2 omlet bir süt birde kepekli ekmek vardı sanırım çünkü hafiften bronz bir şeyler yedim tadı ekmeğe benziyordu. Neyse , şükredip kalktım masadan . Ortalığı toparladım Babaanemin hastanede kontrolü vardı Çapaya gidecektik. Üst baş 5 dakikada dipçik gibi hazırlanıp çıktım.
Hastanede ki işleri hallettik , döndük Babaanemi bıraktım .

Ne yapsam filan derken arabanın gazının bittiğini fark ettim.
Cebime baktım 20 lira param vardı , çektim aracı Opete (lpg kullananlar bilir opetin lpg iyi :d ) pompacı ağabeymizin bana doğru yaklastığını gördüm , camı indirdim ve aynı şu şekil.

-Usta bana 15 liralık koyarmısın.!

Ulan bunu dedikten sonra geri dönüşte olmadı , adamla 2 saniye göz göze geldim bıyık altından hafiften gülerek bana aynı şu şekil;

-Koyarım tabi..

Beni bir gülme tuttu , bildiğin ağızdan kıçtan heryerimden gülüyorum krize girdim anasını satayım.. Aynen oradan uzaklaştım attım kendimi Öz Hakiki Roma dondurmacısına..
Bi baktım kimse yok ,  ulan dedim siktir et millet bu sıcakta zaten zor dayanıyor birde karşılarına geçip dondurma yemek ayıp olur.
2 kilometre ilerde Florya sosyal tesisler var gündüzleri genelde sakin olur , oraya gider bir banka çömüp şiir yazarım.
Düşündüğüm gibi , Ramazanın da etkisiyle kimse yoktu gidip her zamanki bankıma oturdum..
Bazıları arabada , suyunu selpağını eksik etmez , benimde kağıt ve kalemim dâima hazırdır .
Tam daldım yazıya giricem , yanıma Belediye temizlik işlerinden bir abi oturdu , belli ki çok yorulmuştu. Alnını sol eliyle şöyle bi sildirtti bir iki damla teri koluma geldi hiç bozuntuya vermedim kurban olurum o emekçi ağabeyme.
Sigarasını çıkardı sonra geri soktu sanırım oruçlu olduğu aklına geldi. Bana uzattı yok abi kullanmıyorum sağolasın dedim , en iyisini yapıyon dedi.
Baktı ki elde kağıt kalem ,
Ne yapıyon hayırdır dedi.
-Şiir yazıyom ağabey dedim.
Kafa salladı , manzarada o biçim iyi yazdırttırır dedi ve kendisinin hiç şiir yazamadığını söyledi.
Muhabbet aynen şu şekil.
Ben (B) işçi abim (A)

A : Ben hiç şiir yazamıyom ya
B : Denedin mi ki ağabey
A : Yoo hiç denemedim.

B : Gülümsedim , ağabey dedim çocuk varmı?
A : Yok dedi , bekarım ben.
B : Hiç çocuk yapmaya yeltendin mi
A : Zamanında oldu bir iki ama çocuk düşünerek yeltenmedim.
B : Zamanındamı ? yaşın kaçki
A : 36
B : E geçsin daha be ne öyle dedin şimdi içime oturdu.
A : Ne bilem de işte , beni vermediler sevdiğime
B : Nidenn ?
A: Benim sevdiğim beni sevmedi çünkü.. Sivas benim memleket , o burada diye geliş o geliş bir daha gidemedim..
Olsaydı şimdi bizimde olurdu evlatlarımız.
B : Heh ağabey , benim en başta diyeceğim de oydu . Şiir yazmak çocuk yapmak gibi aslında..
Önce bir düşünürsün , şiir asla tek yazılmaz.. sonra karşındakini düşünürsün.
Ve başlarsın soyunmaya , en mahrem yerine kadar soyunursun.. Tüm gerçekliğinle , benliğinle teslim edersin birini kendine..
Bazen denersin olmaz , tekrar – tekrar – tekrar..
Olmayacağı varsa olmaz , yazılmıştır bir kere.
Bazende olacağı vardır , sen istemesende bir bakmışsın karşında duruyor o çocuk.
Dene ki olsun , yazmaktan korkma .

Lafımı bitirdim , 10-15 saniye sessizlik oluştu. Ağabey dalıp uzaklara gitmişti bile.

Ağabey derin bir nefes çekti ve
A : Hayde rastgelsin , sağolasın.Ben ufaktan kaçayım.
B : EyvAllah .. ağabey hayırlı ramazanlar.

Adamı üzmüştüm sanki , pişman oldum dediklerim için.. sonra düşündüm de kötü bir şeyde demedim ki..
Lanet olası kalp öyle bir şey işte , yarası kolay kapanmıyor.. kanattım sanırım.

Neyse ,  saati aksam 6 ettim avare avare dolana dolana..
Eve geçtim , karnım acıkmıştı bir şeyler atıştırırım diye düşündüm ki anneciğim hazırlamış bile bana bir şeyler.
Anne ben yapardım bir şeyler oruclu oruclu niye uğraştın dedim.
Kendi dediğine kendin inanıyormusun dedi , sustum. Sükütce yemeğimi yedim
Yemekten sonra biraz kitap okudum tam iftar vaktine doğru dışarı çıktım..
Gece yürümeyi seviyorum , özellikle Ramazanda tam iftar vakti dışarısı bomboş oluyor, bu yüzden iki kat seviyorum. İnsanlardan kaçmak bazen bana iyi geliyor. Ah birde kendi kafamdan kaçabilsem ara sıra ne güzel olur..
Parkın oraya gittim , E-5 ‘ in koynuna attım kendimi arabaların gürültüsüne teslim oldum.. Telefonu kurcaladım ve tam bugüne gidebilecek bir şarkı buldum. Erkan Oğur'u çok severim nede güzel yorumluyor.
Resmen dağıldım , telefonumu arka cebime koydum.. iki elim cebimde
Ve işte beklenen zaman..
İstanbul için efkâr vakti..


19 Temmuz 2012 Perşembe

İlk aşka veda.. [Sitem]

Eski kayıtları kurcalarken , birde ne bulayım : ) ..
İlk aşk boktan birşeydir , uzunca ama çok uzun bir yola çıktığını düşünürsün.. Yol ilerledikce geri dönmeye korkarsın , ama birgün mutlaka geri dönüş yaparsın.
O geri dönüşü yaparken (2005 yılında) sitemli cümlelerim ve boldan bulduğum ünlemlerimle yazdığım bir şiirimsi yazı.
------

Eylül'ün sonu Ekim'in başı demek,
Aşkın gidip yalnızlığın gelmesi demekmiş
öyle öğrettiler bana..
Ben aşkı Eylül ayının o sıcaklığından
kıçımı titreten o ayazını yemeden
sevmiş , aşık olmuş saymam.
İstiklal'den geçerken onlarca insanın arasında
o değişik kokuları içime çekmeden
heleki yağmur yağmışsa istanbul'a
aylardan Eylül akşamıysa
çarpmışsam gözlerimi bir güzele
hele birde kafam güzelse
atmışsam kendimi nevizadeye
değmeyin osuruktan keyfime .
.
4 tekden sonra başlar aşkın keyfi
acıyı anlarsın kafan kıyakken
tatlı zaten yanındaki mezedir..

Oyyy aşk dedinmi bana salacak sahili gelir aklıma
attınmı kendini o maviliğe
salarsın kalbini dalgaların koynuna..
heleki o rüzgarı yokmu
aç karnına yedinmi o rüzgarı
atarsın hemen kendini kara kuyuya..
Çok pis sıçtırır çok pis acıştırır
toplayamassın senden gidenleri
giden gitmiş,
gittiği yerde bitmemiştir
tüm hayallerinin içine sıçıp
üstüne cila niyetine koca bir tokatı atıp gitmiştir..

Sevmelermiii tövbeee
Sevmek acı verir diye anlattılar bana
Hani kabız olursunda çıkamazsınya
atamazsınya onu içinden
aynen öyle ..
çıksada bitmez
leş kokar namussuz.. etkisi kalır üzerinde..

Aşık olunca bir insan, ilk karnı ağırır derlerdi
hakkatende ağırdı
senli günleri düşünüp içerken yedim ayazı kıçıma
midemi üşüttüm..
karnım ağırıyor heleki geceleri ..
aşk acısı denilen şey şu sancımı yoksa ?

Oyy oy birde bana kader dediler
nasıl kader ulan bu !
2 ters 1 düz giden kadermi?

Yaşıyarak göreceksin dediler
Matematik gibidir dediler
ama sayılar.... hayatımın sayıları hiç değişmiyor
Cenabet kaderim hep tekliyor !

t.yazıcı
2005

18 Temmuz 2012 Çarşamba

Çizik..

Yanlışlıkla , bundan bir önceki kaydımı sildim :( . yorum atan arkadaşlardan özür diliyorum , geri getirmenin bir yolu varsa yazabilirseniz çok memnun olurum..
çok değerli ve kıymetli bir arkadaşımla sohbet ederken bu şarkının muhabbeti açıldı , kendiside çok severmiş bu şarkıyı ona da armağan edeyim.. Özdemir Asaf'ın bu muhteşem şiirinide altında paylastım.
kendinize iyi bakın blogdaşlarım.
Geleceğim, bekle dedi, gitti..
Ben beklemedim, o da gelmedi.
Ölüm gibi bir şey oldu..
Ama kimse ölmedi.


Özdemir Asaf


15 Temmuz 2012 Pazar

Duyuyorum seni küçük kız..



Bu sıcakta nedense hiçbirşey yapasım gelmiyor.
2 aydır yayla kancığı gibi hissediyorum kendimi nerde gölge görsem altında buluyorum cüssemi.. Dün sabah 9’da kapının dövülmesiyle şiddetli bi şekilde uyandım..
Normalde kapı nasıl çalınır ?
-tak tak tak
Hadi bilemedin –tak tak diye dimi ?
Resmen tekme tokat giriyordu biri kapıya !
-Ne oluyor amk lan !
diye önce istemdışı bir bağırdım çok sesli ,
Gelen ses şu;
-Bizizzz
Siz kimsiniz yahu ?
Neyse kapıyı açtım , biraz çekindim ‘amk’ lafımı duydularmı acaba diye sonra gördümki herkes sıcaktan mafolmuş
Neyse,
Teyzemler,dayımlar,yeğenler,veletler,onlar,bunlar abooo bir baktım tüm ceddim kapıda bekliyor.. Kapıyı açmamla yeğenlerin içeriye dolması bir oldu sonra üzerimdeki Süpermen baksırımla hepsini karşıladım , hiçte sorgulamadı kimse bu hal ne diye , çünkü herkesin içinde vardı baksırla efil efil dolaşmak.
Evde klima var ama beni tanıyanlar bilirki klimadan nefret ederim. Bir baktım direk klimayı çalıştırdılar , yüzümü yıkadım attım kendimi dışarı..
Tek gözü kısık , yarı uyuşuk bir şekilde ne yapsam diye düşündüm gideyim bir dondurmaya düşeyim dedim. Gittim 2 top dondurma yedim , sonra vurdum kendimi Yeşilköy sahile
Heryer tıklımtık ulan ne rahatına düşkün adamlar var ! cebimde son 10 liranın kaldığını farkettim , heryerde ispark amk ! iki saat arabayı çekicek beleş yer aradım , nitekim buldum.
Yeşilköy sosyete mekanı duymuşsundur , bende de nasıl bir değişim olduysa kendimi birden zengin hissettim , t-shirtimin yakalarını yukarı kıvırdım , gözlüğümüde taktım ağır ağır yürümeye başladım..

Oldum olası şu denizi görünce neşemi koruyamıyorum , hemen bir hüzün kapladı içimi, çalınan kapitalist şarkılara rağmen. Yürümeyide çok severim , sıcak olmasına rağmen ağır ağır sahilin sonuna , fenerin olduğu yere doğru ilerledim. Gidip köşedeki seyyardan bi su birde selpak aldım. Kafa kel olunca hemen beynim zonkluyor anasını satayım. İki su sürdüm kafama selpaklada kuruladım biraz hafiften terlemişti kafamda.
Neyse,
Kimisi patenle , kimisi bisikletle gezip duruyor.. ne kadar acele ediyorlar ? halbuki yol bi yere kaçmıyor değimli? Kendimi yine yalnız hissetim , ve bu beni mutlu etti .
Yalnız kalmaya ihtiyacım vardı.
Gölgede bi bank buldum yine çömdüm hemen , attım bacak bacak üzerinede .. Heyyt be varmı benden kralı..
Yaklaşık 10 dakika oturdum , resmen kendimi arınmış hissettim o maviliğin karşısında..
Tam o sırada gözüm küçük bir kız çocuğuna takıldı..
Yahu sen ne kadar güzel bir şeysin öyle , resmen kızdan gözümü alamıyorum , benim ona sırıtarak baktığımı gördü ve şımarmaya başladı : ) .
Çok seviyorum kız çocuklarını , Allah bana da nasip eder inşAllah . ama bu kızda bana farklı gelen bir şey olduğunu çok zaman geçmeden çözdüm..
Çook eskilerden , bir yürek acısını hatırlattı bana kızın bakışları gülüşleri..
Tebessümle dolu olan bakışlarım yerini yine hüzne bıraktı.. Gözlerimi görmesin diye gözlüğümü taktım .. o hala bana şirinlik yapıyordu , bende bozuntuya vermedim gülümsemeye devam ettim hüzün dolu güldüm biraz.. Kız babasının boynuna bindi , giderken ailecek el salladılar bana işte o an öyle bir ohh çektim ki içimdeki tüm parazitler sanki dışarı çıktı..

Etrafa şöyle bir göz attım , epey kalabalıklaşmıştı. benim oturduğum bankta tek gölgede olan bank , birde ben tek oturuyorum herkes bana doğru bakıyor , kıllandım tam kalkmaya niyetlendim , sağıma bir döndüm dünyalar güzeli bir kız 17 / 18 yaşlarında..
işaret parmağıyla bankı gösterdi . Lanet olsun nasıl bir bilinç altı varsa bende önce fermuarıma baktım açık kalmışta orayımı işaret ediyor diye..
Oda benim ne yaptığımı anlamımış olacakki geldi oturduğum bankın en köşesine oturdu , çantasından suyunu çıkartıp içti , kıvır kıvır saçları hafiften bronz teniyle öyle güzeldiki
..Gözlüğümünde etkisiyle yan yan baktım ne yapıyor diye , hala niye geldide yanıma oturdu çözemedim.. Normalde çekinirdi herhalde yalnız bir bayan yalnız bir erkeğin yanına gelip oturuyor.. Belki de oldu da bana hiç denk gelmedi , bilmiyorum.
Terlemişti , eliyle yüzünü siliyordu.
Cebimden çıkartıp selpağı uzattım , aldı yüzünü sildi bana bir şey dedi anlamadım. Yabancı olduğunu düşündüm.
3 kur İngilizce kursuna gitmeme rağmen az çok bir şeyler biliyorum , iki muhabbet ederiz diye düşündüm ama mal gibi kalmamak içinde önce bir Nasılsın diye sordum.
Bi baktım hiç tepki yok , aha dedim sıçtık ne güzel sessiz sessiz oturuyordum ne diye konuşmaya çalıştım ki diye kendi kendimi örseledim bi süre. İçimdeki konuşma ihtiyacı o kadar çoktuki biriyle , kim olursa olsun uzunca bir şeyler konuşmak istiyordum.
Belki bu küçük masum kız benimle dertleşir diye düşündüm ve ikinci kez şansımı denedim..
-Buradamı oturuyorsun dedim , ama bu sefer direk ona doğru dedim bedenim ona doğru dönüktü.. yine ses vermedi ama bana doğru baktı.
İşaret parmağıyla ağzını ve kulağını gösterdi , bi kaç işaret daha yaptı anlayamadım..
3-4 saniye sonra dank etti , ona doğru baktığımda bana hala bir şeyler demeye çalışıyordu , çok gücüme gitti , ne dediğini anlamk için resmen kendimi yırtıyordum ama yinede hiçbirşey anlamıyordum.
Sağ eliyle denizi işaret parmağıyla boydan boya gösterdi , ardından oturduğumuz bankı gösterdi ve hani böyle küçükken yemek nasıl oldu diye sorarlardıda biz mis gibi derdikya , beş parmak ucunu bir araya getirerek , o işareti yaptı bana.
Sanırım o bankta oturup etrafı izlemekten keyif alıyordu , bende kendimi gösterdim ona dudaklarımı okuduğunu gördüm.
-Bende burayı çok seviyorum hep geliyorum dedim .. Anlamış olucakki tebessüm etti.
Sonra yine beni gösterdi , niye beni gösterdiğini bilmiyorum ama birden kendi hayatımı anlatır oldum ona..
Yalnızlığımı paylaştım , içimi öyle güzel döktüm ki tek gözü kısık bir şekilde bana doğru dönük beni izliyordu yüzündeki gülümsemesiyle..
Sonra birden suratı asıldı , tekrar denize doğru baktı..
Hızlıca ayağa kalktım , karnımın açlığından mıdır nedir, gözlerim karardı başım döndü .. kendimi işaret ettim , beni izliyordu..
5-6 adım sonra hemen denizin dibiydi zaten , benim en büyük meditasyonum olan denize el sallama olayını , güzel kızı güldürebilmek için yaptım tekrar..
Dönüp baktığımda , ne yapıyorsun sen der gibi gülerek bana bakıyordu. Haydi kalk sende dedim hemen anladı ve yanıma geldi , ilerisini gösterdim biraz soluma doğru gitti , başladık el sallamaya..
Öyle güzel sesli gülüyordu ki kendimi kuş kadar hafif hissettim , o an hiç bitmesin istedim.
Uzaktan bana işaret etti , ben gidiyorum dedi.. elimi hiç indirmeden bu sefer ona doğru el salladım , o sesli gülüşünden birtane daha patlattı.
Hoşça kal güzel gözlü , güzel konuşan kız.
İçindekileri azda olsa duydum ben , seni duydum dinledim hiç merak etme.
Sustukların birikmişti içinde bunu gördüm , umarım meditasyonumu tekrarlarsın hep.
Eve döndüğümde nemi yaptım?
Kız kardeşime sarıldım ve yanaklarından öptüm.
Hee birde kahvaltı yaptım.
Not : aç karnınıza dondurma yemeyin. :\

Buda şarkı.

14 Temmuz 2012 Cumartesi

Zormuş be..



Olmadı / Yapamadım.
Hep birşeyleri değiştirmek istedim.
Ama hiç birşeyi değiştiremedim.
Yanlışın yerine ne koyacağımı bilemedim doğru ne bilemedim.
Hep birşeyleri parçalamak istedim dağıtmak..
Olmadı, olmuyor hiç birşey yapamıyorum.
Sizinle benim aramda nefes almanın dışında hiç bir fark yok
Hepimiz ölüyüz..
Saçma sapan bir hayatta savrulup gidiyoruz
BEHZAT Ç.

Seni özlüyorum biliyormusun..
Buralar o kadar sıcakki , cehenneme gideceğim korkusu biraz hafifliyor..
Bundan sıcak olamaz herhalde ? gerçi bendekide laf.. sen nereden bileceksin ki değilmi..
Cenneti küçükken bembeyaz bir yer ve rengarenk hayal ederdim , böyle mis gibi kokan kışın üşütmeyip , yazın sıcaktan kavurmayan çok güzel biryer.. Oranın en güzel yerindesin..
Herkes Altınolukta'ki yazlığa gidip duruyor , bi ben kaldım İstanbul'da.
o şelaleye de gidemedik ya seninle hep içimde kaldı biliyormusun.
pişmanlığım , keşkelerim öyle çok varki , anlarsın beni işte.
Neyse , bir içlendim yazayım dedim.
Mutlu kal kibar Feyzo.

buda şarkı

13 Temmuz 2012 Cuma

Nur topu gibi bir 'Sevda'




Ne zaman eskiyor sevgiler ödenen bedellerin acısı geçincemi?
Bu cümleyi bu aralar o kadar çok kullanır oldum ki , kalbimdeki pıhtılaşmış yaralar sanki bir bir dökülüyor yüreğimin dehlizine..
Sevmek / sevilmek güzel duygu olsa gerek.
Heleki uzaktan sevmek , tadından yenmez..
Aylardan Eylülse,
Sonbaharsa..
Dökülmüşse tüm açan yapraklar..
Ve hala yalnızsan..
Asmışsan sol kaburganın titrek yerine iki çift göz.
Ve saklamışsan onu kendinden
İşte o zaman doğar bir çocuk
Ana adı : Sevda
Baba Adı : Ümit
Kütük : Umut
Özünü unutursan , sözünü de unutursun..
Doğdu , büyüyor bu çocuk
Yetiştiremedi sesini,
Soluğu kesildi , diyemedi.
Sustu..
Babasını kaybetti , Ümidi gitti..
Zengindi yüreği,
Kendisi fakir .. yetmedi / yetinemedi.
Kütüğünü kaybetti , kalmadı umudu..
Ve çekildi yine kendi köşesine..
Gitti , yine gitti.. beklemeden
Yollara küfretti her gidişinde.
Anasıda terk etti..
Sevda gitti , kalbin pili bitti.
Yüreğimin dehlizi çöplük
Ben virane..
Anne’de gitti..
Yetim kaldı sol yürek..

t.yazıcı
16 Eylül 2011

11 Temmuz 2012 Çarşamba

Usandım..



Sırtını yaslayabileceği bir yoldaşı olmalı insanın.
 Ona güvenebileceği , bazen kendini bile emanet edebileceği..
 Sırdaşı , yoldaşı , arkadaşı olmalı..
 Lâkin;
 Hem yüzleri dost, 
 özleri düşmandan
 USANDIM !

Hüzünlü değilim , mizâcım böyle..

Bugün berbat bir İstanbul sıcağı ile uyandım.
Ama hakikaten çok sıcaktı be ..
 hemen aç karnıma alınacak ilaçlarımı içtim duşa attım kendimi. Çıkıp kurulandım , üzerimi giyinirken yine terledim :\
Kahvaltı vs vs ettikten sonra bilgisayarı açtım birkaç blog okurum diye , 2 saat kalkamadım.
Bu blog işini benim Zeko tavsiye etti , içli adamsın gir yaz dedi iyikide üşengeçlik etmiyip girmişim , burası öyle biryerki sanki herkesin bir dünyası bir gezegeni var.
Tekrardan hepinize selam olsun.
Üzerimi giyinip dışarı çıktım , mahallede bir iki turladıktan sonra Mehmet ağabeynin oraya geçtim. Kimse yoktu , iki çay söyledim Mehmet abi ile bir güzel içtik..
Öyle bir muhabbet döndü ki Fenerbahçe’den girdik , Havuzlardaki kirlilikten oluşan hastalıklardan çıktık.
Tam keyfe gelmişken pideci Şeref abi geldi.
38 yaşında ama ben böyle bir adam görmedim ya.. Adamın dişleri hep dökülmüş sadece 6 tane dişi var . Bir gülüyor , resmen hayata olan inancın artıyor. İçten gülmek ne demek o adamda görüyorum bunu. Ama bir beni deli eden tarafı varki;
Her pastaneye gittiğimde –Aşk varmı aşk diye soruyor.
Birgün meraktan gidip ben sormuştum –Aşk varmı aşk diye
-Olmaz mı yaaa , aşk olmazsa hayat olurmu dedi.
Böyle bir cevap beklemediğim için kısa süreli bir duraksama yaşadım
Birde kaşı gözü de oynuyor aşk varmı aşk derken iyice aşktan soğuyorum.
Neyse , uzaktan seslendim Şeref abi nasılsın diye..
Canımda sıkılıyordu iki muhabbet eder geyiğin dibine vururuz diye düşündüm.
Pideciliğin ne kadar zor bir iş olduğunu o yüz ifadesini görünce anladım.
Uzaktan seslendi bana ;
-Ooo dostum hoş geldin , kusura bakma çok terledim gotümden ter attı şerefsizim dedi.
Birden o manzara gözümün önüne geldi , bir lira masaya bıraktım ve hızlı adımlarla oradan uzaklaştım..
 epey yürümeme rağmen o ‘gotümden ter akıyor şerefsizim’ lafı beynimde dolanıp durdu , yersiz terlemeye başladım.
Aklıma sürekli acaba popomdan ter akıyormudur diye gelip duruyordu.. Hemen kendimi parka attım , çocuk parkı. E-5 ‘ in hemen yanında..
Araba gürültüsü , uçak gürültüsü derken insanın hem kafasını şişiyor hemde gayet güzel dinlendiriyor.
Boş bir banka oturdum , gelip geçen arabalara bakıyorum..
İnsan kendisiyle baş başa kalınca ilk aklına gelen şey en son hatırlamak istediği şey oluyor nedense.
Sen her ne kadar düşünmek istemesende , kafanın içini yiyip bitiriyor o düşünceler.
Bir ara harbiden gözüm baya dalıp gitmişti..  meditasyon gibi hızla geçen arabaları izlemek .. deneyin bence insanın ruhunu bastırdığı için ses , hafiften bir rahatlama oluyor.
Tam banktan kalkmayı düşünüyordum , sağ tarafımdan bir ses duydum.
-Boşmu burası evlat?
Diye..
Epeyce kirli sakallı , sonradan öğrendim 55 yaşında bir amcam.. Halk arasında ‘şarapcı’ diyoruz..
Buyur amca dedim , gel çöm.. Oturur oturmaz sağ cebinden tütün çıkartıp sarmaya başladı , başta kıllandım.
Amca (A) Ben (B)   - her zamanki gibi çok yaratıcıyım :p  
B :  Amca dedim , boş tütün dimi sakata getirme benide cigaralık filan.
A : yok be evlat dedi , birde güldü hafiften öksüre öksüre
A: nefesimiz kıçımızdan çıkıyor görmüyormusun ona ciğermi dayanır
B : tütün niye içiyon amca o zaman .  A : siktir et be evlat , onuda bırakırsam başka kimim kalır.
Aha başladı sarhoş muhabbetine derken , amcam bir dökdürdü..
Ben hayatımda bu kadar akıcı , bu kadar düşündürücü bir hikaye duymadım. Mafoldum resmen..
Amcam başlar döktürmeye..
A : Biliyormusun evlat , herkes beni yalnız zanneder ama değilim.
Sigara ve şarabımdan bahsetmiyorum heee..
İnsanın tek dostu kendisidir , benim başıma ne geldiyse yediğim dost kazıklarından geldi. Sen sen ol dost bildiklerini iyi seç evlat.
Sen bir insanı unutmak nasıl bir duygu bilirmisin?
B : Bilirim bile diyemedim , ‘ bili ‘ çıktı ağzımdan
A : Bir sevdayı unutmak diye bir şey yoktur ama ben unuttum evlat.
Şu zıkkımı içe içe unuttum ama sen içme.
B : Hafiften sırıtarak , iyide amca madem unutturuyor bizde içelim değilmi.
A : Benim gibi şapa oturmak mı istiyorsun evlat..
Unutturdu evet , ama her şeyi unutturdu.
Ailemi , dost bildiklerimi , dünyayı her şeyi unutturdu..
Bu dediği bir şeyi hatırlatmış olmalı ki ard arda 4-5 kere sigarasından nefes çekti .. kendi kendine birkaç cümle kurdu , kendisiyle bir tartışma içine düştüğünü düşündüm.
Sonra sigarasını bana uzattı ,
A : Çek evlat , tütün iyidir Samsundan geldi.
B : Yok be amca sağol kullanmıyorum bırakalı çok oldu. 
A : Yaşın kaçki çok oldu diyosun pezevenk .
Bunu dedikten sonrada o öksürüklü gülmesinden bir tane daha patlattı.
İki elini dizine koydu , kalkıcaktı belliydi. Gözlerini kıstı bana doğru olan yere doğru bi göz attı.
B : Hayırdır amca , nere gidiyon.  
A : Ne demiştim , bazen gitmek gerek evlat.
 B : öyle bir şey demedin ki. 
A : Şimdi ben buradan gidicem ya. Sence hangisi daha kolay olur;
Benim buradan siktir olup gidip seni burada bırakmamı. Yoksa haydi eyvAllah koçum diyip yanından uzaklaşmakmı hee?
B : Vedasız vedalar zordur be amca
Bana dönüp öyle bir tebessüm attıki .. ya inanın o bakışta , o gülümsemede ben tüm acıyı , ihaneti , sevgiyi her şeyi gördüm.
Ondan sonra hiçbirşey demeden 4-5 adım attı. Sonra duraksadı , yola doğru bakıp kendisiyle bir şeyler konuştu ve ağır ağır adımlarla gitti..
Niye bilmiyorum kendimi çok kötü hissettim o gittiğinde. Dönüp arkaya bana doğru baksa gidip sarılabilirdim bile o derece..
İçliydi adam be , belki kısa konuştu ama öyle güzel şeyler söylediki kelimesi kelimesine aklımda kaldı..
Büyüklerimiz , sokakta yatmak zorunda kalan insanların hikayeleri hep başka derdi , meğer öyleymiş..
Bundan öncede birkaç böyle  muhabbetim olmuştu ama hiç böyle içime işleyeni olmamıştı.
Hani veda etmek zor deriz ya , aslında o ‘veda etmek’ bile bir erdemliktir.
Vedasız vedalar insanı yakıyormuş , ben bugün bunu gördüm…

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Ahh gönlüm , başımın belası !

Biliyorumki aramak
Kendini kaybetmektir,
Biliyorumki aranmak
Sevildiğini bilmektir..
 
T.Yazıcı Ocak 2009

8 Temmuz 2012 Pazar

Beni biraz böyle hatırla..

Emre Aydın'ın şarkılarını genelde severim , şarkılarının sözlerinde hissettirir hissetirmek istediği duyguyu. Bu şarkıda beni çok eskilere götürdü..
Bazen gitmek gerekir , karşındaki elini kolunu bağlasada..
Hüznümün doğusunda kaldı hayallerin.. Günler , geceler , yıllar geçti sonrasında. Kâh hüznüm oldun , kâh anlık bir tebessümüm Ama çıkmadın-çıkamadın her Mayıs sabahında aklımdan.
 Yine böyle bir gündü hatırlarsan sisli , boğuk lanet bir İstanbul havası saat sabahın 9 ‘ u .. Oluşan nemden oturduğumuz bank ıslak kıçımız ıslak , hayaller ıslak..
 Çok şiir yazdım ; Ama ilk defa birine şiir okudum sesimi çatallaştırmamaya çalışarak.. Çok gençtim henüz aşkı yeni tatmıştım , ilginçti.. Annemden sonra sevdiğim ikinci kadındın. Hala taşıyorum izini kalbimde.
Soğutup bıraktığın yatak hala buz gibi senin izlerini taşıyor..   Küçük sevimli oyuncağın hala yanıbaşımda bazen sen diye ona dert yanıyor , serzenişlerde bulunuyorum..
Gittiğin yerler nasıl , rahatmısın oralarda?
 İki evlatlı , iki güzel koca yürekli bir annesin artık.
 Gözleri sanamı benziyor yoksa ? Hep kızardın ve hep kıskanırdın Türkan Şoray’ın gözlerini seninkilerden çok beğeniyorum diye ..
 Bir başkaydın işte; içimin gülen yüzü bütün şairlerin anlatamadan öldüğü kişiydin sen.
 Ama hayat ; Ayrılıklar ve vedalarla doludur bunu bana sen demiştin..
Sesli gülmeme kızar , siyasetten konuşunca bir cimcik atardın koluma. Sana kalsa ot gibi yaşıyacaktım. Namaz kılmıyorsun diye çok kızardın ,  Gavuroğlan lakabını unutmuyorum hala..  
 Bugün tam 8 sene oldu o vedanın ardından.. O gün beni en kötü hatırladığın gündür eminim ama yapmalıydım.. Her ne olursa olsun sana ilkgün geldiğim gibi hatırla.. Beni biraz böyle hatırla…

7 Temmuz 2012 Cumartesi

Savaşma , söğüş ye benle

Nereye gidiyoruz ?

Şimdiki iktidarı ve onun yandaşlarını hiç sevmesemde , bu kadarıda olurmu yahu dedirten şeyler bir bir çoğalmaya başlıyor , peess diyorum bol ünlemli bir şekilde.
Bu kürtaj mevzusu çıktığında sabırla bekledim arkasından bir prezervatif markası çıkacak diye , yanıldım.
İçime kısa süreli bir korku düştü , uzun zamandır sevişmemiş olmama rağmen sevişenlerin psikolojini düşünüp kendime yoktan bir dert çıkardım.
Ullaaan ? ya kaydıysa içeriye birkaç bir şeyler  , abooo !
İşin komik tarafı , gebe kalmamak için kullanılan ertesi gün haplarını eczaneden alınırsanız eğer(yakında kaçak olarak satılır merak etmeyin) bu durum bakanlığa bildiriliyormuş..
Helekiii olduya gittin doktora baktın ki sevgilin gebe , sıçtın !
Hemde tüyü dilkilmiş bir şekilde..
Herifler hiç üşenmeyip kızın ailesine mesaj atıyorlar;
-Tebrikler , kızınız hamile !
Sanane arkadaş benim özelimden !
Göbek deliğimizin bir karış aşağısını çok fazla örseler oldular.. Yatak odamıza girdiler lan !
Yakında jartiyeri filan yasaklarlarsa şaşmayın , fantazi aracı diye : )

Ama ben bu durumun niye olduğunu anladım.
Başbakanımız bundan 3 – 4 ay önce bir açıklama yaptı , Türkiye hızla yaşlanıyor diye.
Ee genç nüfus azaldı.. Baktıki milletin bu ülkeye çocuk getireceğime hiç çocuk yapmam diye düşünüyor kii haklılarda ,
Nasıl olsa abazan bir toplumuz , girişleri serbest tutun çıkışlarda serbest amaa kaçak yolla intiharı önleyelim !
Tecavüz etselerde fark etmez ..
Devletimiz ona bakar öyle değimli ?
Amaaann cükü sağolsun bakarız beee !
Yazık !!

Sürekli geliştik diye böbürlenselerde bir bok olamadık !
Hala eli öpülesi kadınlarımız hunharca katlediliyor , dayak yiyor !
Bizimkilerin umrundamı ?
Diğer siyasi olaylara hiç girmiyorum bile , çünkü nefret doluyum !
Sağlam bir kafayla kendimize sürekli dememiz lazım aslında;
Nereye gidiyoruz ?

Konumuza dönersek , belden aşağımız çok kurcalanır oldu bu dönemde.
Önceleri savaşma , seviş benle derdik.
Şimdileri savaşma , söğüş ye benle diyoruz..
Sevişmenin hazzını vermesede , lezzetli.
Hayırlısı.

5 Temmuz 2012 Perşembe

Terketme beni çocukluğum..

Bugün çok hoşuma giden bir şiire denk geldim internette.. Yazının altında yazan 'Ferihanaz' olarak görünüyor kendisini kutluyorum. Eğer rahatsız olursa paylaşımımı kaldırabilirim.
Çok sevdiğim bir bloğu takip ediyordum bugün ; Bubenmishim 
Oradaki bir yazının altına yazdım bunu ve sizlerinde bu yazıyı okumanız gerektiği hissiyati doğdu birden..
Birde eskimiş klasörde bulduğum çocukluk fotoğrafımı görüp içlendim..
Birazda tebessüm ettim :)
Smokinden hiç vazgeçmemişim :))



Hangimiz çocukluğumuzu özlemiyoruz ki..
Ben çok özlüyorum ..
O doğallığı , saflığı , hatta çocukluk sevdaları bile..

Henüz daha erken çocukluğum,
Gitme uzaklara.
Tükense de bütün ihtimaller
Ki ölümde buna dahil,
Yaşarken ölmekse de tek bildiğim;
Hiç açılmamış bohçalarda
Çok umutlarım var elimde değil.
Sakın ha terketme beni çocukluğum,
Bırakma beni yalnız;
İçime kan akıtıp gölgelesem de neşeni,
Kırsam da bütün oyuncakları,
Bir ben miydim ezen karıncaları.
Hem sonra;
Ev sahibinin bahçesinden
Yalnız iki küpeli kiraz çaldım ben:
Evcilik oyununda
Kulaklarıma küpe yapmak için.
Kulaklarıma küpe oldu hakikaten,
Çocukluğunu yitirmiş bir çift gözün
Şikayeti üzerine öğrendim bu oyunun
Ne yaman bir öğretici olduğunu.
Sahi biliyor musun çocukluğum
Artık saçlarımı kınalıyorum,
Beyazları kapatmak öyle kolay olmuyor.
Bak gülüyorsun işte duyuyorum,
Gülme bana.
Hala bulutların üzerinde uyumayı düşlesem de,
Uçurtmaların kuyruğuna takılmayı dilesem de,
Farkındayım çok büyüdüm.
Ve o gün gelince çocukluğum,
Müptelası olduğum şehirde
O mahzun caminin avlusunda
Öylece gördüğün vakit beni
Beyazlara bürünmüş,
Boylu boyunca uzanmışken beni bırakma
İyi bilirdik demeyi unutma!

Buda şarkı , konuyla ne alaka bilmiyorum ama iyi dinlettirdi bu yazıyla..

Afilli yalnızlık..

Bugün bir yıl daha yalnızlık kattım kendime..
Yıllar önce bugün doğmuşum , 4 Temmuz .. Amerika yüzünden biraz kıl olsamda bu güne yinede doğmuşum işte.
İnsan büyüdükce dahada yalnızlaşıyor sanki.Yada ben her yıl biraz daha yalnız hissetmeye başlıyorum kendimi. Dönüp arkama baktığımda yaşanılmış bazı iyi şeylere rağmen koskoca bir karanlık görüyorum ve korkuyorum işte o zaman . Kuduz bir köpek kadar kendimi yalnız hissediyorum.. Sol mememden iki parmak aşağısını dinliyorum bazen . Kendimle sohbet ediyor , bazen beni anlamıyorum.
24 yaşında , hala çobanlık yapıyorum yüreğime. Daha öncede dediğim gibi hicbir kadının kurdugu cümlenin hakiki öznesi olmadim. Belkide bu megalomanlığım yüzünden yalnızım..
Önceleri , 4 temmuzda tuhaf bir heyecan olurdu içimde , etrafımdaki kalabalık mutlu ederdi beni.. Tipik doğum günü kutlamaları yapardık , pastalardaki mumu üflemeyi hiç sevmezdim kokusu yüzünden.
Birde her ne olursa olsun kalabalık olurduk , bir olurduk , bütün olurduk..
Bugün sabah kalktığımda bir burukluk vardı içimde , doğum günümü bile kutlayamaz oldum.
Önce Çapa’da ki kontrolüme gittim daha sonra feysbukumu açtım. Bir sürü doğum günü mesajım vardı ..Çoğu üstünkörü , zorla yazılmış yazılardı kılasikleşti artık.
Öyle bir duruma geldiki feysbukta duvarıma yazan değilde , direk mesaj olarak yazanlar bir kademe daha değerlendi.. İronik bir durum !
He birde kandile denk geldi (hepinizin kandilinide kutluyorum) , otomatik kandil mesajlarından yine nasibimi aldım :(
yüreğiniz umutlu, umutlarınız atlı, sevdanız kanatlı…
bir çok mesaj böyle başlıyor , mafettiler beni  yahu bu kadar zor olmamalı arayıp kutlamak , tebrik etmek..
Öğleden sonra Mehmet ağabeynin orada iki çay içtim ,tam karşısında otobüs durağı var bu sıcakta o turşu fıçısı gibi tıkıştırılmış insanları görünce iyice baygınlık geldi. Ama çok güzel kızlar gördüm , epey süslenmişlerdi kesin biliyorlardı benim doğum günüm olduğunu ve
-hayır sen yalnız değilsin , bak biz hep etrafındayız der gibi..
Bazı erkeklerde selamın aleykum birader bizde buradayız bir derdin olur , sıkıntın olur gel içini dök der gibi yanımdan geçip durdular , tebessüm ettim.
Tebessümüm , kafasında kimbilir nelerin döndüğünü bilmediğim bir adama çalan korna ve akabinde adamın korkudan altına sıçmasıyla kahkahaya dönüştü , iyi geyiğini yaptım ama şöföre fena kalayladı..
Sonra son 3 yılda yaptığım gibi yine yapmam gereken şey aklıma geldi , Feyzam..
Yıllardır beraber kutladığımız doğum günlerimizde yine yanımda yoktu. Beraber pasta kesemedik , zaten ondan sonra pastadan bile hiç tad alamadım.
Çayın parasını verdikten sonra arabaya binip kabristana doğru gittim.
Mezarlığın orada Çarşamba pazarı vardı , biraz küfür ettim..
mezarlığın yanı başında pazarmı olur orada yatanların kafasını ütülüyorlar , biraz saygı..
Arabayı yanaştıracak yer bulduktan sonra şişeye su doldurup gittim.

Mezarının tam baş ucuna oturdum , Çiçekciden aldığım tek kırmızı gülü tam başucuna koydum ve daldım konuşmaya..
Sohbetin öyle iyi geldiki orada , gerçi hep ben konuştum ama ben duyuyordum seni..
Evet itiraf etmeliyim , biraz fazla konuştum ama inanki doluydum biliyormusun.
Ağlamayalı çok uzun olmuş bunu fark ettim bugün.
Etraftan geçenler ağladığımı görmesin diye , şekilden şekle girişime güldüğünü biliyorum hiç yok filan deme duydum seni..

Zor be güzel gözlü , artık doğum günü kutlamak zor..
Baksana şuraya , papyonumu giymişim sarı sarı.. Sende güzel gözlerinle , beyaz elbise  ve pembe gibi bir renk eteğin çözemedim.. Öyle güzel ve masum bakmışız ki değimli ?
Aklımıza gelebilirmiydi o zaman ölüm..
Seni bilmiyorum ama o günleri özledim abla.
Çocukluğumu özledim , o çocuk ruhumu özledim..
Ne pis bir şeymiş bu olgunluk denilen mahlukat.
24 oldum abla hatta geçiyorum bile. sen hep yerinde sayıyorsun , hep öyle güzel kalacaksın.
bana bakma , iyice tipsizleştim , saçlarım döküldü.. ruhum detone..

Her yeni yılda ve her doğum günümde bir tutam daha yalnızlık katıyorum sanki hayatıma..
Oysaki her şeyin fazlası zarar diyorlar..
Bugün biraz daha yalnızlaştım.
Neyse , önümüzdeki yalnızlaşmalara bakalım.

3 Temmuz 2012 Salı

Bir toplu taşıma sevdasıydı bizimki


Toplu taşımada yaşanılan kısa süreli aşklar çok başkadır , hepimiz az çok bir şeyler yaşamışızdır.
Burada ufaktan çıtlatmıştım , aklıma geldi yazayım dedim :) .
2007 yılında Bakırköyde İngiliz Tayma gidiyodum İngilizce kursuna , 3 kur gittim şuan derdimi anlatıcak kadar biliyorum İngilizce .
- Hey dostum , derdin ne senin ?
- Bilmiyorum.
Neyse :)
İlk 1. kurdaki sınıfım acayip makaraydı , hergün geyiğin dibine vuruyordum. Baktım İngilizce öğreneceğim yok bari ortam yapayım diye iyi eğleniyorduk , ortam yaptımda hee iyi günlerdi.
Yalnız tek hatırladığım olumsuz şey , neydi Nihal’di adı sanırım yan sandalyede oturuyordu benim..
 Vay arkadaş , bir insan sabahın köründe o kadar sigarayı nasıl içer amk ! ağzı bildiğiniz at kokuyordu ya , birde sıkınıyordu pis bir parfüm şerefsizim ciğerimi çürütmüştü.
Ulan haydi parfümün dandik , bari sabah sabah o sigarayı içme !
Birde Emre diye bir çocuk vardı , tam abazaydı puşt.. şerefsizim yere bir şey düşürdümmü ben bile temkinli eğilip alıyordum çatal görükürde keser diye..
Birgün hiç unutmam bitane İngilizim taklidi yapan bir hoca geldi , bizi yiyolar amk hoca bildiğin Türk’dü ..
Hoca döndü tahtaya yazıyor bir şeyler , bizim Emre tam karşımdan kaş göz yapıyor .. yüzü olmuş pancar gibi damızlık sığır gibi ..
 iki elide cebinde pezevengin ne yapıyorsa artık !

Şimdi diyeceksinizki nasıl bir yere düşmüşsün öyle diye ama çok güzel şeylerde yaşadım  : )
Malum arabamız yok toplu taşıma ile gidip geliyoruz kursa. Bi kız vardı , oda oralarda biryerde bişeyler yapıyordu sanırım dersaneye gidiyordu. Haftada en az 2 kere ayna anda aynı iett’ye biniyorduk. Yahu bir insan hem güzel hemde masum olabilirmi..
Resmen içime işliyordu , birde güzel bakıyorduki bana ,  elim ayağım kesiliyordu resmen buz kesiyordum..
Öyle güzeldiki , ona açılma cesaretimi yerle bir ediyordu. Tipik kendimi örseleme sohbetine girdim kendimle..
-         Aslında gidip bir konuşsam ne kaybederim ki ?
-         Ama çok güzel yahu , bakmaz ki bana
-         Ulan böyle diye diye yalnız kalıyorum amk !
-         Hadi amaa ufaktan bir gülümseme atayım bari
-         Yok yok öylede yanlış anlar , birde dönüp bakmazsa mal gibi kalırım

Böyle böyle bildiğin şizofrene bağlamışken , birden kızın dersanesinin de bitmesine sayılı günler kaldığını hatırladım (öss vakti gelmişti artık). 1 hafta içinde bu kıza açılamazsam bir daha unutacaktım kızı belliydi , iyice kendimi hazırladım.
Hiç unutmam Çarşamba günüydü . Bir baktım o sırada bekliyor , Allah dedim bugün tamamdır bu iş. Neyse bindik iett ‘ ye
Ben arkalarda olduğum için  o   boş bir yere oturdu ben ayaktaydım , inceden kesip duruyordum.. Ya kafamda çok kurmuştum yada bu kız hakikaten bana bakıp gülümsüyordu .. Yahu yakışıklı biri değilim ama harbiden bana bakıyordu bu yaa , evet dedim bu iş tamam..Hiçbir art niyet içeren bir düşünce yok kafamda tamamiyle belirsiz bir ona yakınlaşma düşünceler mevcut beynimde.. Oturayım onunla sohbet edeyim , sinemaya gidelim , sahile kaçalım , geyik yapalım , arada güzelce bakışalım filan hayaller tavan yapıyor..
Neyse ,
 Ömür durağının orada kızın yanı boşaldı , direk damladım oturdum yanına..
Kulaklığının teki takılıydı bana doğru olan kulağı boştaydı.
İETT ‘ de mübarek öyle hızlı gidiyorki , bir yandan düşünüyorum bir yandanda acele ediyordum.
Etkileyici bir şey olmalıydı , direk laaps diye dalmamalıydım bir şey yapıp kızda kendimi anımsatacak bir şey bırakmalıydım.
Hemen ufak bir kağıda ;

-         Gülüşüne sahip çık , herkes böyle güzel gülemez.

Yazdım.. ne bir telefon numaramı , nede meyıl adresimi filan..
Havalı değimli sizcede ? Mesaj ne buradaki ?
Vay be dicek , böyle durumlarda notun arkasına telefon numarası filan yazılırdı diye.Şimdi düşünüyorumda çok artistce olmuş anasını satayım keşke yazaydım !
Tam ineceğim yere yaklaştı , duracak düğmesine bastım , ayağa kalkmadan önce kağıdı kızın dizlerinin üzerine koyup lapps diye indim dönüp arkama bile bakmadım…

Sonraki gün gittiğimde gözlerim onu aradı , ama yoktu.
Sonralar çoğaldıkca çoğaldı.. ama yok !
Dersanesi bitmiş , bırakmıştı orayı sanırım . Dersaneyede birkaç kere gittim ama onu yine orada göremedim.. daha doğrusu hangi dersanede okuyor onuda bilmiyorum kafama göre birkaç dersaneye gidip baktım ama çoğunluğu bitmişti artık.

Ya kız notuma tepki olarak bana tepki gösterdi kii bu ihtimali düşünmesi bile üzücü.
Yada Bakırköy’le olan ilişkisi bitti.. bu dahada üzücü..
Velhasıl , bu hikayede böyle başlamadan bitti. Sonradan çok düşündüm , acaba indiğim yeri aklına getirip belki oradan birgün geçer diye ama geçmedi..
Siz siz olun içinizdeki duyguyu dipfirize atıp saklamayın ..

Bellimi olur belki gelir burayı okursun..
Belkide evlendin çoluğa çocuğa karıştın.. tahminen benimle yaşıttın , 25 leri görmüşsündür.
Senden tek temennim umarım gülüşünden o yaprakları koparmamışsındır.
Öyle güzel gülümsüyordun ki gözlerini hafiften kısarak , bir tebessümün insanın içine işlemesi ne demek o zaman öğrenmiştim.
Saçlarını bikaç sefer toplamıştın hiç yakışmamıştı , bırak dalgalansın gözlerindeki derya gibi..
Mavi renk senin rengin kesinlikle vazgeçme maviden..
Neyse ,
Gülüşüne sahip çık güzel kız.
Harbiden iyi gülüyorsun..